Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvurunun Desteklenmesi Ortak Projesi kapsamında ‘Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuruda Öne Çıkan Sorunlar’ konulu toplantının 6.’sı 5-6 Kasım 2018 tarihlerinde Adana’da yapıldı. Toplantıda sunum yapan Mersin Barosu Başkanımız Av. Bilgin Yeşilboğaz, silahların eşitliği ve adil yargılanma hakkının olmazsa olmazları olduğunu vurgulayarak, “Adil yargılanma hakkı Anayasamızda, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde güvence altına alınmıştır. Aslında yerel (ilk derece) mahkemelerde görev yapan hâkim ve savcılar, yasalardaki normlara uygun yargılama yapsa, Anayasa Mahkemesi’nin, Yargıtay’ın ve Bölge Adliye Mahkemeleri’nin iş yükü azalır. Öncelikle hâkim ve savcıların yasaların uygulanmasında dikkatli ve özenli olmaları, kendilerini sürekli geliştirmeleri gerekmektedir. Ayrıca barolar ve avukatlar maalesef zaman zaman taraf olarak görülmekte ve yargının kurucu unsuru olduğu göz ardı edilmektedir ” dedi.
Avrupa Birliği, Türkiye Cumhuriyeti ve Avrupa Konseyi tarafından birlikte finanse edilen ve Avrupa Konseyi tarafından yürütülen, Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru Sisteminin Desteklenmesi Ortak Projesi kapsamında; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, AB müktesebatı ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile güvence altına alınan hak ve özgürlüklere uyumlu olacak şekilde, Türkiye’de yargı kurumları güçlendirilerek, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru sisteminin desteklenmesi amaçlanıyor. Adana Bölge Adliye Mahkemesi’nin ev sahipliğinde gerçekleşen toplantıya, Mersin Barosu Başkanımız Av. Bilgin Yeşilboğaz, Adana Barosu Başkanı Av. Veli Küçük, Hatay Baro Başkanı Ekrem Dönmez, Anayasa Mahkemesi temsilcileri, Adliye Mahkemeleri Başkanları ve üyeleri, birçok ilin başsavcıları, Yargıtay üyeleri, hâkimler, savcılar, avukatlar ve çok sayıda yargı mensubu katıldı.
“ADİL YARGILANMA HAKKI, YASALARLA GÜVENCE ALTINA ALINMIŞTIR”
Toplantıya konuşmacı olarak davet edilen Mersin Barosu Başkanımız Av. Bilgin Yeşilboğaz, ‘Adil Yargılanma Hakkı ile Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkı Kapsamında Silahların Eşitliği ve Çelişmeli Yargılama İlkeleri’ konusunda sunumunda, avukatlar için yaşamsal olan silahların eşitliği ve çelişmeli yargı ilkelerinin önündeki yasal ve uygulamaya ilişkin engellerin bir an önce sona ermesi gerektiğine vurgu yaptı. Mersin Barosu Başkanı Av. Bilgin Yeşilboğaz konuşmasında, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. Maddesinin 1. Fıkrasında “her şahıs …. davasının makul bir süre içinde hakkaniyete uygun ve aleni surette dinlenilmesi hakkına sahiptir. …” denmek suretiyle, hakkaniyete uygun bir şekilde gerçekleşmesi için savunma hakkının tam anlamıyla kullanılabilmesi gerekli olduğuna işaret edilir. Bu çerçevede ulusal mahkemelerde gerçeğin ortaya çıkarılabilmesi için Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinin içeriğini oluşturan yargılamaya etkili katılım ve duruşmada hazır bulunma hakkı, susma ve kendini suçlayıcı delil sunmama hakkı, gerekçeli karar hakkı, çeşitli temel delil kuralları gibi usûl hukukuna ilişkin hak ve ilkeler, hakkaniyete uygun yargılanma hakkının alt unsurlarından bazıları olarak karşımıza çıkar.
Hakkaniyete uygun yargılanma ilkesi Anayasanın farklı maddelerinde güvence altına alınmakla birlikte, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. Maddesinin, Anayasanın 36. Maddesinde düzenlenen adil yargılanma ilkesinde karşılandığı genel kabul gören bir görüştür. 2001 yılındaki Anayasa değişikliğiyle eklenen adil yargılanma hakkının değişiklik gerekçesinde ‘Türkiye Cumhuriyetinin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınmış olan adil yargılanma hakkının” Anayasaya eklendiğinin belirtilmiş olması bu görüşü desteklemektedir’ ifadesini kullanılmıştır.” dedi.
“OHAL DÖNEMİNDE TUTUKLULUK İNCELEMELERİ, SANIĞIN VE MÜDAFİİNİN YOKLUĞUNDA YAPILMAKTADIR”
Silahların eşitliği ve çelişmeli yargı ilkelerinin salt ceza yargılamalarında değil, gerektiğinde medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin yargılamalarda da aranması gereken ilkeler olduğuna değinen Baro Başkanımız Av. Bilgin Yeşilboğaz, “2012’den itibaren hukuk dünyamıza giren Anayasa Mahkemesi’ne Bireysel Başvuru sonucu verilen kararlarda, Anayasa Mahkemesinin silahların eşitliği ilkesinin içeriğini daha da genişlettiği söylenebilir. Nitekim Anayasa Mahkemesi Ramazan Tosun başvurusunda silahların eşitliği ilkesinin “mahkeme önünde sahip olunan hak ve yükümlülükler bakımından taraflar arasında eşitliğin sağlanması ve bu dengenin yargılamanın her aşamasında korunmasını ifade ettiğini savunmuştur.”
Anayasa Mahkemesi çelişmeli yargılama ilkesini, silahların eşitliği ilkesinin tamamlayıcısı olarak yorumlamaktadır. Mahkemeye göre, adil yargılanma hakkının unsurlarından olan çelişmeli yargılama ilkesi, taraflara dosyadaki deliller hakkında bilgi sahibi olma ve yorum yapma hakkının tanınmasını ve bu nedenle tarafların yargılamanın bütününe aktif olarak katılmalarını içermektedir. Silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri ışığında taraflara tanık delili dahil olmak üzere, delillerini sunma ve inceletme noktasında da uygun imkanların tanınması gerekir. Silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri, tutukluluk halinin devamının veya serbest bırakılma taleplerinin incelemesi sırasında da uyulması gereken ilkelerdendir. Ancak, özellikle Olağanüstü Hal döneminde tutukluluk incelemeleri dosya üzerinde, sanığın ve müdafiinin yokluğunda yapılmaktadır.
Silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin öğretide genellikle; ‘Usuli Eşitsizlikler, Tanık Dinlenmesinde Hak Eşitliği ve Bilirkişilik, Bilgi ve Belgelere Ulaşmadaki Eşitlik’ başlıkları altında incelenmektedir. Silahların eşitliği ilkesi çerçevesinde davanın taraflarının usûle dair haklar bakımından aynı koşullara tabi tutulması ve taraflardan birinin diğerine göre daha zayıf bir duruma düşürülmeksizin, iddia ve savunmalarını makul bir şekilde mahkeme önünde dile getirme fırsatına sahip olması şarttır” ifadesini kullandı. Bilgi ve Belgelere Ulaşmadaki Eşitlik İlkesinin uygulanmasında yaşanan aksaklıkların önemli bir sorun olduğuna dikkat çeken Mersin Barosu Başkanımız Av. Bilgin Yeşilboğaz, “Ne var ki özellikle 15 Temmuz sonrasındaki ceza yargılamalarında dijital belgelerin imajlarının sanık müdafilerine verilmediği gibi, bu dosyalarda 12 Eylül yargılamalarında dahi rastlanmayan bir biçimde nasıl ve kim tarafından düzenlendiği belli olmayan Milli İstihbarat Teşkilatı raporlarının tutukluluğa ve mahkûmiyete esas olan deliller olarak kullanıldığı görülmektedir” şeklinde konuştu.