Hani bazen bir hata yaparız, birine istemeden zarar veririz ya da yanlış bir kararın bedelini ağır öderiz… Sonra da kendimize kızıp dururuz, ağlarız, sızlanırız. Belki yapılanları hazmedemediğimizden hıncımızı kendimizden alırız.
“Keşke böyle yapmasaydım!” diye başlayan ve “Keşke…” ile devam eden bir sürecin içine gireriz. Ama iş işten geçmiştir.
Peki, neden bu kadar zor kendimizi affetmek?
İnsan kendine neden bu kadar acımasız olur, hiç düşündün mü? Bir hata yaptığımızda, bir şeyi başaramadığımızda ya da beklentilerimizi karşılayamadığımızda, içimizdeki o sert ses hemen devreye girer:
“Sen zaten beceriksizsin, yine mahvettin, asla düzelmeyeceksin.”
Başkalarına karşı daha anlayışlı ve şefkatliyken, kendimize gelince neden bu kadar acımasız oluyoruz? Başkalarını affetmek bazen daha kolayken, konu kendimize gelince neden bunca yükü sırtımızda taşımaya devam ediyoruz?
Geçmişi Değiştiremezsin
Beynimiz olayları tekrar tekrar oynatmayı sever. Bir hata yaptığımızda, “Başka türlü yapsaydım ne olurdu?” diye düşünmekten kendimizi alamayız. Ama gerçek şu ki, geçmişi değiştiremeyiz.
Ne kadar düşünürsek düşünelim, olan oldu. İşte tam da bu yüzden affetmek, geçmişi kabullenmek demektir. Fakat biz, o hataya takılıp kaldığımızda, kendimizi affetmeye bir türlü yanaşmıyoruz ve kendimizi suçlu hissediyoruz.
Suçluluk duygusu aslında kötü bir şey değildir. Vicdanımızın bir işareti olarak bizi doğruya yönlendirir. Ama bazen bu duygu bizi aşırı derecede esir alır. “Ben kötü bir insanım” gibi ağır yargılara varırız.
Halbuki bir hata yapmak, kötü biri olduğumuz anlamına gelmez. Ama biz, hatamızı kimliğimizin bir parçası hâline getirip, kendimizi affetmeyi imkânsız hâle getiririz.
Belki de bu düşüncenin temelinde, insanların sizi affetmeyeceği korkusu vardır. 0-12 yaş döneminde aldığımız cezalar bunda etkilidir.
Bir insana yanlış ceza vermek, onun hayatını derinden etkiler.
• Haksız yere ceza verilmesi,
• Kaldırılamayacak kadar ağır bir ceza verilmesi,
• Her şeye ceza verilmesi…
Bütün bunlar, cezaya alışkın bir insanın hayat boyu devam ettirdiği şeyleri belirler. Böyle biri ya kendine ceza vermeye devam eder ya da başkalarına… Geçmişinizi bir düşünün bakalım… Siz nasıl bir ceza sisteminde büyüdünüz?
İçinizdeki Mahkemeden Ne Zaman Çıkacaksınız?
Bazen de kendimizi affetmek istemeyiz çünkü çevremizdeki insanların bizi affetmeyeceğini düşünürüz.
Ama unutmayalım ki, insan nefsine esirdir… İnsan olarak hepimiz hata yaparız. Bir hata yaptığınızda günler geçer, herkes unutur. Ama siz durduramazsınız beyninizi.
Bir mahkeme kurarsınız ve sürekli hatalarınızı ararsınız. Dünya dönmeye devam eder, ama sizin mahkemeniz içinizde devam eder.
Bu mahkemede yargıç da sizsinizdir, mağdur da… Bir yerden sonra bu durumdan keyif almaya başlarsınız. Kendinizi kısıtlamaktan, suçlamaktan, yargılamaktan…
En ağır olanı ise, siz bu mahkemede kendinizi güvende hissedersiniz. Çünkü burası sizin konfor alanınız olmuştur. İnsana alışkın olduğu şey, ister olumlu ister olumsuz olsun, konfor alanıdır.
Ve siz kendinizi acımasızca yargılamaya çok alışmışsınızdır. Bu yargı sistemi, zamanla hayallerinizin önüne geçer. Adım atmak sizin için zorlaşır, hayatın her alanında…
Mükemmel Olmak Zorunda Değilsin
Bazılarımız kendisinden çok fazla şey bekler.
“Ben hata yapmamam gereken bir insanım.” diye düşünür.
Mükemmeliyetçi bakış açısı, “Her şeyim tam olmalı, ben hata yapamam” düşüncesi, kendimizi sürekli eleştirmemize neden olur.
Ama şunu kabul edelim: Kimse mükemmel değil.
Hepimiz hata yaparız ve bu hatalar, insan olduğumuzun en büyük kanıtıdır.
Peki bu mükemmeliyetçiliği neden sadece kendimize uyguluyoruz?
Başkalarına karşı daha merhametliyken, kendimize neden bu kadar acımasızız?
Başkalarına, “Olur böyle şeyler, önemli olan ders çıkarmak” derken, kendimize neden aynı şefkati gösteremiyoruz? Çünkü biz, kendimizi böyle eğittik.
Kendini Affet, Hayatı Kaçırma
Sonuç olarak, hepimiz insanız ve insan olmak demek hata yapmak demek.
Önemli olan, bu hataları hayatımızın sonu gibi görmek yerine, birer ders olarak kabul etmek.
Kendimize şefkat gösterdiğimizde, affetmek de kolaylaşır.
Unutmayın, en büyük yükü kendimize biz yüklüyoruz. O yükü bırakmaya cesaret edersek, hayat çok daha hafif olur.
Önünüzde sadece bir tane hayat var. Kendini affetmeyerek sadece hayatı kaçırıyorsun.
Doğru olanı bulana dek, yanlış olanı denemek senin hakkın.
Sen de kendine bu hakkı vermekten korkma. Çünkü bu korku sadece senin değil, oradan buradan topladıklarının birikintisi.
Kendini affet… ve hayatın içinde kaçırdıklarına bu gözle bak.
Doğrularınla, yanlışlarınla sadece sen varsın.
Kendi yardım çığlığını duymaya çalış.
Sen kendi sesini duyduğunda, insanlar da senin sesini duyacak.
Belki olacak güzel şeyler için ilk adım budur.
Ne dersin?
Ben İlayda Arısoy
YORUMLAR