Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Derşah NAR
Derşah NAR

ÇEVRE İL MÜDÜRLÜĞÜNÜN İŞGÜZARLIĞI…

Kamu Kurumlarında Etik Sorumluluk ve Tarafsızlık ilkesi, kent hizmetlerinin doğru ve sürdürülebilir bir şekilde ilerlemesi açısından son derece önemlidir.

Geçtiğimiz günlerde basına sızdırılan bir haberle, Çevre İl Müdürlüğünün Büyükşehir Belediyesine ait arıtma tesislerinden numune aldığı ve iki noktada olumsuz sonuç çıktığı gerekçesiyle tutanak tuttuğu basına sızdırılmıştı.

Pazartesi günü Büyükşehir meclisinde Başkan Vahap Seçer, gelişmeleri ve detayları anlatınca hepimiz ekran başında şok olduk.

Bir yerlere yaranma, yandaşlık yapma, algı yaratma girişimi olarak değerlendirilen bu haber öncelikle Mersinde yaşayan vatandaşları da rahatsız etti.

Çünkü yıllardır sahil boyunca sitelerden denize akıtılan kirli sular konusunda önlem almayan, fabrika atıklarının Kazanlı sahilinde yarattığı kirliliği görmeyen Çevre İl Müdürlüğünün bu tutumu tepkilere neden oldu.

Demokratik toplumların temel yapı taşlarından biri, kamu kurumlarının şeffaf, tarafsız ve etik ilkelere bağlı bir anlayışla hareket etmesidir. Bu bağlamda çevre sağlığı, kamu yönetiminde hem teknik hem de vicdani sorumluluğun en yoğun yaşandığı alanlardan biridir. Ancak son günlerde Mersin’de yaşanan gelişmeler, bu sorumluluğun bazı kurumlar tarafından ne denli siyasi ve algısal bir araca dönüştürüldüğünü sorgulatır nitelikte olduğu görülmektedir.

Mersin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’nün, Büyükşehir Belediyesi’ne ait arıtma tesisinden numune alarak, kaynağı ve yöntemi belirsiz bir laboratuvarda analiz yaptırması ve bu analiz sonuçlarını kurumsal iletişim kanallarını kullanmaksızın, doğrudan basına sızdırması; etik dışı bir yaklaşımın somut örneği olarak kamuoyunun gündeminde tartışılmaktadır.

Daha vahimi ise, bu raporun ilgili belediyeye resmi olarak iletilmeden, basın üzerinden kamuoyu oluşturma çabasıyla servis edilmiş olmasıdır. Bu durum, çevre duyarlılığından çok, kurumsal itibarı zedelemeye yönelik maksatlı bir yaklaşım olarak değerlendirilmiştir.

Konu mahkemeye intikal ettirilmiş durumda. Yöntem ve algı yaratma girişiminin sonuçlarını mahkeme sonucuyla göreceğiz. Ancak, karar nasıl çıkarsa çıksın, bu girişim hiç de şık olmamıştır.

Büyükşehir Belediyesi’nin uzun süredir çevre, altyapı ve özellikle arıtma sistemlerine yönelik yaptığı yatırımlar, gerek yurttaşların sağlığı gerekse deniz ekosisteminin korunması açısından önemli adımlardır. Ancak söz konusu girişim, bu çabaları yok saymakta, sorunu bütüncül değil, siyasi ve taraflı bir bakışla ele almakta ve yalnızca hedef gösterilen bir kurum üzerinden “algı yönetimi” yapılmasına zemin hazırlamıştır.

Öte yandan aynı Çevre İl Müdürlüğü’nün, sahil boyunca bulunan ve kendi doğrudan yetki ve sorumluluğunda olan çok sayıda büyük site ve yerleşim alanındaki arıtma tesislerine ilişkin yeterli bir denetim ve müdahale gerçekleştirmemesi; kurumlar arası adalet ve eşitlik ilkesine gölge düşürmektedir.

Kamu vicdanını rahatsız eden bu çifte standart, yerel halkın tepkisini haklı olarak artırmakta; çevre koruma anlayışını samimiyetsiz ve taraflı bir eyleme dönüştüğü ileri sürülmektedir.

Unutulmamalıdır ki çevre yönetimi, sadece teknik bir konu değil; toplumsal sorumluluk, saydamlık ve iş birliği gerektiren bir kamu görevidir. Çevre sorunları, kurumlar arası yarışmanın değil; ortak aklın, bilimsel verilerin ve yapıcı diyalogların konusu olmalıdır.

Aksi takdirde, hem doğa zarar görür hem de kamu yönetimine duyulan güven zedelenir.

Bu bağlamda, Mersin’de yaşanan bu etik dışı tutumun tüm detaylarıyla sorgulanması; Çevre İl Müdürlüğü’nün görev ve yetkilerini tarafsızlık ilkesi çerçevesinde gözden geçirmesi ve kamuoyunun vicdanında yer bulacak şekilde şeffaflığa davet edilmesi istenmektedir.

Kurumlar arası güven, çevre mücadelesinin olmazsa olmazıdır. Herkesin sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı, siyasi veya kurumsal rekabetin ötesinde, ortak insanlık değeridir.

Kendisine vazife çıkararak, kurumlar arası etik dışı yollara başvurmak Mersin’e yapılabilecek en büyük hakarettir.

Bakanlığın bu konudan haberdar olduğunu sanmıyorum. Yerelin işgüzarlığı olabilir diye düşünüyorum.

Bu girişimler hem ayıp hem de çok seviyesiz ve yersiz girişimlerdir.

Mersin basit ayak oyunlarıyla yıpratılmayacak kadar değerli bir kentimizdir.

DERŞAH NAR

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER