Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Derşah NAR
Derşah NAR

Bedrettin Gündeş: Hümanist ve Evrensel Kimlik

Bazı insanlar vardır ki, hayatlarını bir ideale adar; barışın, eşitliğin ve insanlığın ortak değerlerini yüceltmek için durmaksızın çalışır. Bedrettin Gündeş, Mersin’in bağrında, bu toprakların vicdanı olmuş bir isimdir. Toplumsal barışa olan sarsılmaz inancı, demokratik değerlere bağlılığı ve hümanist ruhuyla, yalnızca bir bürokrat değil; aynı zamanda bir akil insan, bir yol gösterici, bir dost olarak anılır.

Peki, böylesine erdemli bir yaşam, nasıl olur da haksız suçlamaların gölgesinde örselenir? Demokrasi ve insan hakları, bu hikâyenin neresinde durur? Mersin kamuoyunun, her partilinin, her düşüncenin sevgisini kazanmış; sanatsal ve duygusal derinliğiyle kalplere dokunan bu insan, nasıl bir çilenin ortasına sürüklenir?

Bedrettin Gündeş: Hümanist ve Evrensel Kimlik
Bedrettin Gündeş: Hümanist ve Evrensel Kimlik
Bedrettin Gündeş’in hikâyesi, sadece bir bireyin değil, bir toplumun aynasıdır.

O, Mersin’in sokaklarında, halkın arasında, eşitlik ve adalet için ter dökmüş; sanatın, kültürün ve dayanışmanın dilini konuşmuş biridir. Toplumun yaralarını sarmak için attığı her adım, bir şiirin dizesi gibi incelikle işlenmiş; her sözü, bir ressamın fırçasından çıkan renkler gibi umutla bezenmiştir.

Ancak, 2022 yılında bir sabah, özel harekât timlerinin evine baskın yapmasıyla, bu renkli tablo bir anda tersine çevrilmek istendi. Terör örgütü üyeliği gibi ağır bir suçlamayla gözaltına alındı, hapsedildi ve kamuoyu nezdinde hedef gösterilmeye çalışıldı. Ama toplum onu hep evrenselliğiyle, temiz yüreğiyle tanımaya devam etti.

İktidar ittifakı parti yöneticileri bile bu anlamsız operasyona bir anlam verememiş, olaydan rahatsızlık duymuşlardı. Ruhunu ve karakterini sağlam temellere oturtmuş olan Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, çok yakından tanıdığı Gündeş’in terörle veya şiddetle ilişkisinin olamayacağına inanarak onun arkasında dik durmuş ve kamuoyunun takdirini toplamıştı.

Masumiyet karinesi, adil yargılanma hakkı, ifade özgürlüğü gibi evrensel ilkeler, Gündeş’in yaşadıkları karşısında bir kez daha sorgulanır hale geldi. Bir insanın, yalnızca geçmişteki siyasi duruşu ya da kimliği nedeniyle suçlanıp damgalanması, demokrasinin ruhuna aykırı değil midir? Toplumun sevgi ve saygısını kazanmış birinin, bir sabah evinden alınıp haksız yere hapsedilmesi, insan haklarının neresine sığar?

Gündeş’in maruz kaldığı bu muamele, sadece onun değil; hepimizin ortak vicdanını yaralamıştı. Zira bir toplum, en değerli insanlarını örselediğinde sesini kısarsa, kendi ruhunu da zedeler.

Sanat, bu hikâyede bir sığınak gibidir. Gündeş’in hümanist duruşu, tıpkı bir ozanın dizelerinde ya da bir müzisyenin notalarında yankılanır. Onun mücadelesi, adalet için yazılmış bir destan, barış için bestelenmiş bir senfonidir. Mersin’in sokaklarında onun sesi hâlâ yankılanır:

“Birlikte yaşamak, birbirimizi anlamak zorundayız.”

Bu ses, siyasi çıkarların, önyargıların ve kutuplaşmanın gürültüsünde kaybolmaya çalışılsa da, susmaz. Çünkü Gündeş, bir sanatçı duyarlılığıyla, insanlığın ortak değerlerini savunmuş; bir ressamın tuvaline renk katar gibi topluma umut ve sevgi katmıştır.

18 Temmuz 2025’te, Mersin 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin beraat kararı, bu karanlık tabloya bir ışık oldu. Gündeş, bu karara şu sözlerle karşılık verdi:

“Mazlumun, gerçeğin ve cesaretin zaferi.”

Evet, bu bir zaferdi; ama aynı zamanda, bir toplumun vicdanına seslenen bir uyarı. Siyasi söylemlerin, medya manipülasyonlarının ve önyargıların gölgesinde, bir insanın onuru nasıl zedelenebilir, bunu gördük. Gündeş’in örselenmek istenişi hepimize bir soru bıraktı:

“Demokrasi, sadece sözde mi kalacak, yoksa vicdanlarda mı yeşerecek?”

“Terörsüz Türkiye” özlemi, sadece bir geçiş süreci mi olacak, yoksa büyük umutlarla beklenen kalıcı huzuru mu sağlayacak?

Bedrettin Gündeş’in hikâyesi, bir makaleden çok, bir destandır. O, Mersin’in akil insanı olarak sevgiyi, barışı ve adaleti savunmaya devam edecek. Ve bizler, onun örselenmiş ama dimdik ayakta duran ruhundan ilham alarak, daha adil, daha insani bir dünya için mücadele etmeliyiz. Çünkü demokrasi, sadece mahkeme salonlarında değil, kalplerde ve zihinlerde inşa edilir.

Gündeş’in beraatı, bu inşanın ilk tuğlasıdır; gerisi, hepimizin elindedir.

Adaletin tecelli olması, umutlarımızı ve hayallerimizi hep canlı tutacak. Ülkemizin kalkınması, barış içinde yaşaması, olası müdahalelere karşı birlikte kenetlenmesi için; demokrasiye, insan değerine, birlik ve bütünlüğe ihtiyaç var.

Bunu hep beraber başarabiliriz: Hukukla, Adaletle.

Yazarın Son Yazıları

Derşah NAR

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER