Merhaba, bugün bozulan kültürümüzü biraz konuşalım. Türkiye’de esnaflık, sanatkarlık, tacirlik, çıraklık ve ustalık ne yazık ki bitme noktasında.
Ekonomi kötü, evet, ama ne olursa olsun bu bizim erdemimizden ödün vermemizi gerektirmemeli.
Bizim kültürümüzde, yani Türk kültüründe, dürüstlük çok önemli bir erdem olarak kabul edilir ve bu erdem çeşitli hikayeler, atasözleri ve tarihi figürlerle vurgulanmıştır. Mesela Türk kültüründe dürüstlük örneklerini konuşalım.
Ahilik Teşkilatı
Ahilik, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde ticaret ve esnaflık ahlakını düzenleyen bir kurumdur. Ahiler, dürüstlük, güvenilirlik ve adalet prensiplerine sıkı sıkıya bağlıydı. Ahilik teşkilatının kurucusu Ahi Evran, esnafların ticaret yaparken dürüst olmaları gerektiğini öğütlemiş ve bu prensibi benimsetmiştir. Ahilik teşkilatında, hileli mal satan ya da müşterisini aldatan esnaflar cezalandırılır ve topluluktan dışlanırdı. Bu konuya detaylı yer vereceğim.
Atasözlerimiz ve Deyimlerimize baktığımızda
Türk atasözleri ve deyimleri de dürüstlüğü yüceltir. Size birkaç örnek vereyim:
- “Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar.” Bu atasözü, dürüstlüğün her zaman kolay olmayabileceğini, ama doğru söylemenin önemli olduğunu vurgular.
- “Doğru söyle, doğru bul.” Bu atasözü, dürüst davranan kişilerin sonunda iyilik ve adaletle karşılaşacaklarını ifade eder.
- “Eğri otur, doğru konuş.” Bu deyim, zor şartlarda bile dürüst olmanın gerekliliğini anlatır.
Tarihi Figürler
Türk tarihindeki pek çok önemli lider ve düşünür, dürüstlüğüyle tanınır. Mesela Osmanlı İmparatorluğu’nun kurucusu Osman Gazi, adaleti ve dürüstlüğü ile bilinir. Bir rivayete göre, Osman Gazi, bir gün bir fakirin bahçesinden izinsiz bir meyve yediği için pişman olur ve fakire giderek özür diler, ardından onunla helalleşir.
Mevlana Celaleddin Rumi, dürüstlük ve ahlak üzerine birçok öğreti sunmuştur. Mevlana’nın eserlerinde dürüstlük, insanın iç dünyasıyla barışık olması ve hakikati araması gerektiği vurgulanır. Onun ünlü sözü “Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol” dürüstlüğün ve samimiyetin önemini ifade eder.
Bu örnekler, Türk kültüründe dürüstlüğün ne kadar değerli ve yüce bir erdem olarak kabul edildiğini göstermektedir. Dürüstlük, Türk toplumunun temel değerlerinden biri olarak geçmişten günümüze kadar önemini korumuştur. Fakat son dönemde ne yazık ki çoğumuz bu erdemden bir haber olarak yaşamaya başladık.
Ahilik Konusunda Biraz Konuşalım
Orta Asya’da hüküm süren Oğuz Yabguluğu yıkılınca Oğuz Türkleri yavaş yavaş Selçuklu egemenliği altına girerek Anadolu’ya göç etmeye başladı. Ekseriyeti göçebe olan Oğuzlar, kopup geldikleri Orta Asya steplerine benzediği için daha çok Orta Anadolu kırsalını mesken olarak tercih ediyorlardı. Dolayısıyla Orta Anadolu’nun Türkleşip İslamlaşması hızlı olurken, şehirlerde bu dönüşüm yavaştı. İslam dini de, yerleşik hayatı gerekli kılıyordu. İşte bu sebeple, göçebe Türkmenlerin İslâmlaşma sürecini hızlandırmak, Anadolu’yu Türk yurdu haline getirmek, şehirlerde yaşayan Rum ve Ermeni tacirleriyle rekabet edebilmek amacıyla ve Hacı Bektaş-ı Veli’nin tavsiyesiyle Ahi teşkilâtı Anadolu’da kuruldu. Kısacası Anadolu’da Ahiliğin şekillenmesi ve köylere kadar teşkilatlanması politik ve sosyo-ekonomik bir mecburiyetin ürünüdür. Ahilik, sadece bir esnaf birliği değil, aynı zamanda ahlaki ve toplumsal değerleri de öğreten bir eğitim sistemidir. Ahilik teşkilatının kurucusu olarak kabul edilen Ahi Evran, 13. yüzyılda Anadolu’ya gelmiş ve burada esnafı bir araya getirerek örgütlenmelerini sağlamıştır. Ahilik, esnaf ve sanatkarların kaliteli üretim yapmalarını, dürüstlük ve ahlaki değerlere bağlı kalmalarını amaçlamıştır.
Dediğim gibi, Ahilik teşkilatının en temel prensiplerinden biri dürüstlüktür. Ahiler, her şeyden önce müşteri memnuniyetini ve tüketici haklarını gözetirlerdi. Üretilen mal ve hizmetin kaliteli olması ve uygun fiyatla satılması esastı. Kalitesiz bir malı yüksek fiyatla satmak ciddi bir suç olarak görülürdü ve böyle durumlarda esnaf cezalandırılırdı. Ahilik teşkilatında ustaların, kalfaların ve çırakların sürekli eğitim alması ve ahlaki değerlere bağlı kalmaları sağlanırdı.
Yani özetleyecek olursak, Ahilik teşkilatı, esnaf ve sanatkarların dürüst, kaliteli ve ahlaki değerlere uygun şekilde çalışmasını sağlamak amacıyla kurulmuş önemli bir yapıdır. Ahilikte dürüstlük ve müşteri memnuniyeti esastır ve bu değerler sayesinde toplumda güven ve huzur sağlanmıştır.
Günümüz Türkiye’sine Baktığımızda
Mesela pazarcı esnafı, ürünü ürettiği veya mal ettiği fiyatı hesaplayıp üzerine kar koymak yerine, diğer esnafların aynı ürünü ne kadara sattığına bakıp ona göre fiyat politikası belirliyor. Mersin’de gördüğüm bir olayda, esnafların bir WhatsApp grubu kurup belirli ürünlerin fiyatının ne olacağına orada karar verdikleri. Elbette iletişim güzel, ama bizim kültürümüzde müşteri kandırmak ve haksız kazanç elde etmek yoktur. Ne yazık ki fahiş fiyatlarla haksız kazanç elde eden, etmek isteyen birçok esnaf var. Bizim kültürümüzde bu yoktur; bu olay, bizim sosyolojimizin, kültürümüzün ve değerlerimizin dezenformasyona uğradığını gösteriyor.
Bu konu üzerine örnekler vererek tekrar konuşacağız. Devamı gelecek.
YORUMLAR