
Bugün, 18 Mart… Türk tarihinin en büyük destanlarından biri olan Çanakkale Zaferi’nin 109. yıl dönümünü kutluyoruz. Bu zafer, sadece bir askeri başarının ötesinde, milletimizin inanç, azim ve vatan sevgisiyle yazdığı bir kahramanlık destanıdır. 1915 yılında, vatanı için canını hiçe sayan kahraman Mehmetçiklerimiz, Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde tüm dünyaya bir kez daha Türk milletinin gücünü ve kararlılığını gösterdi.
Çanakkale: Bir Milletin Kaderinin Yazıldığı Yer
Çanakkale, sadece bir savaş değil, bir milletin kaderinin şekillendiği yerdir. 250 binden fazla vatan evladının kanıyla sulanan bu topraklar, “Çanakkale Geçilmez” sözünü tarihe altın harflerle kazımıştır. Bu topraklarda yazılan destan, sadece düşman kuvvetlerinin boğazı geçememesiyle değil, aynı zamanda Türk milletinin ruhunun, azminin ve bağımsızlık mücadelesinin simgesi olmuştur.
Bugün, Çanakkale’nin bize miras bıraktığı birlik, beraberlik ve mücadele ruhunu anlamak, her zamankinden daha önemli. Çünkü Çanakkale, sadece geçmişimizi hatırlamak için değil, aynı zamanda geleceğimize dair bir yol haritası sunmak için var. O gün yazılan zafer, Türk milletinin, her koşulda vatanını savunma kararlılığını simgeliyor.
Nusret Mayın Gemisi: Küçük Bir Kahramanın Büyük Etkisi
Çanakkale Zaferi’nin belki de en ilginç ve etkileyici kahramanlık hikayelerinden biri, Nusret Mayın Gemisi’ne aittir. Düşman donanması, Çanakkale Boğazı’ndan geçerek İstanbul’u ele geçirmeyi planlıyordu. Ancak bir şey hesaba katılmamıştı: Nusret Mayın Gemisi’nin döşediği mayınlar. 1915’in 7 Mart’ını 8 Mart’a bağlayan gece, Nusret Mayın Gemisi kaptanı Yüzbaşı Hakkı Bey’in önderliğinde, Çanakkale Boğazı’na mayınları döşemeye başladı. Düşman donanması, tıpkı bir zamanlar güvenle ilerlediği gibi, boğazdan geçmeye çalıştı ancak mayınlar birer birer patlayarak düşman gemilerinin batmasına yol açtı. Bouvet, Irresistible ve Ocean gibi zırhlılar, Nusret’in döşediği mayınlar sayesinde yok oldu. Bu küçük gemi, Çanakkale Zaferi’nin kaderini değiştiren büyük bir etki yaratmıştı.
Bugün, Nusret Mayın Gemisi, azmin, cesaretin ve vatan sevgisinin sembolü olarak Türk tarihindeki yerini koruyor. Nusret’in döşediği mayınlar, sadece bir askeri hamle değil, aynı zamanda Türk milletinin inanç ve kararlılığının bir göstergesiydi.
Seyit Onbaşı: Bir Merminin Kaderi Değiştirdiği An
Çanakkale Zaferi’ne damgasını vuran bir diğer kahraman ise Seyit Onbaşı’dır.
Türk milletinin direncinin, azminin ve kahramanlığının simgesi haline gelen Seyit Onbaşı, bir topçu olarak savaşın seyrini değiştiren bir harekete imza atmıştır. 18 Mart 1915’te, düşman gemileri yoğun bombardıman yaparken, Seyit Onbaşı, 275 kilogram ağırlığındaki devasa bir mermiyi sırtlayarak topa getirmiş ve ateşlemişti. O mermi, “Süleyman” adlı İngiliz gemisini batırarak, Çanakkale Zaferi’ne giden yolu açan kritik anlardan birini oluşturdu. Seyit Onbaşı, o devasa mermiyi taşırken, bir asker olarak değil, tüm Türk milletinin direncinin, azminin ve kahramanlığının simgesi oldu.
Bugün, Seyit Onbaşı sadece bir asker değil, aynı zamanda Türk milletinin ruhunun ve gücünün sembolüdür. Çanakkale’de, “Çanakkale Geçilmez” diyerek tarih yazan Türk askerinin kahramanlık destanı, Seyit Onbaşı gibi yiğitlerin varlığıyla taçlanmıştır.
Adanalıların Kahramanlık Hikayesi ve “Adanalıyık, Allah’ın Adamıyık” Sözü
Çanakkale Zaferi’nde, her köyün ve her şehrin kahramanlık öyküsü vardır. Ancak Adanalıların kahramanlığı, özellikle dikkat çekicidir. Cephede, Adanalılar, birbirlerini tanıyabilmek ve en az kayıpla savaşabilmek için mavi bant takmışlardı. Geceleri düşman siperlerine sessizce yaklaşarak ani saldırılar düzenliyor, sonra hızla geri çekiliyorlardı. Gün doğduğunda ise savaş alanında ne bir izleri ne de kayıpları gözüküyordu. Bu durum, düşman askerleri arasında büyük bir korkuya neden oldu. Bir İngiliz rahibi, “Eğer anlatıldığı gibiyse, bunlar Tanrı’nın adamları olmalı” demişti. O günden sonra, Çanakkale’de Adanalılara “Tanrı’nın Adamları” denildi.
Savaş bitip memleketlerine döndüklerinde Adanalılar, bu unvanı sokaklarında, gönüllerinde taşımaya başladılar: “Adanalıyık, Allah’ın Adamıyık!” Bu söz, bugün hala Adana’nın mert insanlarının dilinde ve yüreğinde yaşamaya devam ediyor.
Çanakkale Zaferi, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin simgesi ve Türk askerinin gücünün göstergesidir. Seyit Onbaşı, Nusret Mayın Gemisi ve Adanalı kahramanların öyküleri, sadece geçmişin değil, geleceğimizin de ne kadar değerli olduğunu hatırlatmaktadır. Çanakkale’nin bize miras bıraktığı bu ruh, yalnızca tarihi bir zafer değil, aynı zamanda Türk milletinin her koşulda birlik, beraberlik ve mücadele azmini simgeliyor.
Bugün, Çanakkale Zaferi’ni ve tüm şehitlerimizi rahmetle anarken, bu zaferin Türk milletinin bağımsızlık mücadelesindeki en önemli dönüm noktalarından biri olduğunu bir kez daha hatırlatıyoruz.
Çanakkale Geçilmez!
YORUMLAR